SİZİN İÇİN BURADAYIZ
Öneri ve Şikayetlerinizi Bize Yazın
* Bu alanlar gerekli
Öneri ve Şikayetlerinizi Bize Yazın
* Bu alanlar gerekli
Otizm spektrum bozukluğu (ASD) olarak bilinen otizm, özellikle sosyal etkileşim ve iletişim sorunlarıyla ön plana çıkan bir sağlık sorunudur. Otizm, kişinin diğerleriyle iletişim kurma, sosyalleşme ve diğerlerini algılama gibi yetenekleri etkilemektedir. Bunun yanı sıra tekrarlayan davranış kalıplarını da içermektedir. Otizm genellikle çocukluk döneminde ortaya çıkar ve kişinin özellikle toplumsal yaşamını önemli ölçüde olumsuz etkiler.
Otizm spektrum bozukluğunun çeşitli alt tipleri bulunmaktadır. Rahatsızlığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik ve çevresel faktörlerin bu durum üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir. Otizmin tamamen geçmesini sağlayacak tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Ancak rahatsızlığın, kişinin hayat kalitesini artırmasını ve toplum içerisinde sosyalleşebilmesini sağlayacak biçimde kontrol altında tutulması mümkündür.
Otizm, erken çocukluk döneminde semptomlarının görüldüğü önemli bir nöro-gelişimsel bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Otizm geçmişte nadiren görülen bir rahatsızlık olarak bilinmesine rağmen günümüzde görülme sıklığının oldukça arttığı bilinmektedir. Rahatsızlığın teşhisi konusundaki farkındalığın artmış olması, hafif semptomların görüldüğü olguların pas geçilmemesi, geç yaşta anne-baba olma sıklığının artmış olması ve hastalık grubu içinde değerlendirilmeyen olgular görülme sıklığının artmış olmasının nedenleri arasında gösterilebilir.
Otizm, özellikle sosyal ilişkiler kurma ve bu ilişkileri sürdürmede zorluklara neden olan gelişimsel bir bozukluktur. Sözel ve göz teması kurma, jest-mimik kullanımı vb. sözsüz iletişimde zorluklar yaşanması ile karakterizedir. Önemli belirtileri arasında, konuşma kabiliyetinin geç kazanılması veya sınırlı olması, yüksek seslerden hoşlanmama ve kolları sallama sayılabilir. Her yaşta teşhis edilebilen rahatsızlığın semptomları genellikle 3 yaşına kadar kendisini göstermektedir.
Otizm spektrum bozukluğu olarak bilinen otizm kişinin öğrenme becerilerini, davranışlarını ve sosyal etkileşimini olumsuz yönde etkilemektedir. Otizme neden olan unsur henüz tam olarak bilinmese de doğumdan önce ve sonrasında ortaya çıkabilen çevresel ve genetik faktörlerin birleşimi olarak geliştiği düşünülmektedir. Otizmin nedeni kişiden kişiye farklılık gösterebileceği gibi, gebelik döneminde folik asit kullanımının otizmi ortaya çıkartma riskini azalttığı bilinmektedir.
Otizm yaşam boyu süren bir gelişimsel bozukluktur. Otizmin temel semptomlarının iyileşmesi adına uygulanan bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Otizm tedavisinde amaç genellikle otizmli kişinin bireysel ve sosyal yeteneklerinin geliştirilmesidir. Otizmin tedavisinde, erken teşhis büyük önem teşkil eder. Her kişide farklı belirtiler ve davranışlara yol açabilen otizmin tedavisinde kişiye yönelik tedavi planı uygulanması önemlidir.
Otizmin kesin bir nedeninden söz edilemez ve bununla birlikte tek bir nedeni de bulunmamaktadır. Yapılan araştırmalara göre, otizmin nedenleri arasında; genetik faktörler, çevre kirliliği gibi çevresel faktörler, doğum komplikasyonları ve viral enfeksiyonlar gösterilebilir. Farklı kromozomlardaki, 100’ den fazla olan gen, farklı şiddetlerde gelişim gösteren otizm spektrum bozukluğuna neden olabilmektedir. Bununla birlikte, nadirde olsa beyin fonksiyonlarını ve hücreler arası iletişimi bozan hastalıklar veya epilepsi gibi durumlarda da otizme ilişkin semptomlar izlenebilmektedir. Ayrıca tek yumurta ikizlerinde, her iki bebekte otizmin görülme ihtimali çift yumurta ikizlerine kıyasla daha fazla olmaktadır. Özellikle otizmli bir çocuğun kardeşinde bozukluğun görülme riski, sağlıklı bireylere kıyasla çok daha fazla olabilmektedir.
Otizm spektrum bozukluğu, rahatsızlığın belirtilerine göre 3 farklı biçimde sınıflandırılmaktadır.
Bu sınıflandırmalara genel olarak şu şekilde değinebiliriz;
Otizmli doğan bir bebek sağlıklı bir bebekten ayırt edilemeyecek biçimde farksızdır. Belli bir dönemden sonra otizmi işaret eden durumlar ortaya çıkmaktadır. Bebek büyüdükçe otizmin birtakım belirtileri de daha net kendisini gösterir. Otizmin belirtileri 3 alanda izlenerek kendisini göstermektedir. İletişim, sosyal etkileşim ve yinelenen davranışlar otizm belirtilerinin genel sınıflandırılmasıdır.
Otizmin genel belirtilerini şu şekilde sıralayabiliriz;
Otizm teşhisi, görüntüleme yöntemleri veya çeşitli laboratuvar testleri ile konulamamaktadır. Teşhis, çocuk psikiyatristi tarafından çocuğun gözlemlenmesi, aileye çocukla ilgili bazı soruların sorulması ve de çeşitli gelişim testleriyle konulabilmektedir. Bununla birlikte, otizme eşlik edebilecek çeşitli rahatsızlıklarla ilgili gerektiği durumlarda kan tahlilleri veya birtakım testler talep edilebilmektedir. Otizm tanısı konulabilmesi adına; tıbbi ve nörolojik muayene, dil becerilerinin kontrolü, bilişsel yeteneklerin sınandığı testler, davranışların gözlemi, yemek yeme, giyinme ve tuvalete çıkma gibi günlük aktivitelerin bağımsız olarak yapılabilmesinin kontrolü, kan testleri ve işitme testi uygulanabilmektedir.
Otizm yaşam boyu süren bir gelişimsel bozukluktur. Rahatsızlığın temel semptomlarının iyileştirilmesine dair bilinen bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır. Ancak otizm tanısı konulan kişilerin yaşam kalitesini artırabilmek, daha işlevsel olabilmelerini sağlamak ve günlük yaşama uyum sağlamak gibi becerilerin gelişmesi adına birtakım yöntemlerden faydalanılır. Otizme destek stratejileri genellikle kişiye uygun ve özel olarak belirlenir ve çok disiplini bir yaklaşım gerektirir. Otizmin tedavisinin başarılı olabilmesi adına özellikle erken tanı büyük önem teşkil etmektedir.
Otizme destek amacıyla kullanılabilecek yöntemler arasında; erken müdahale programları, aile eğitimi ve destek, konuşma ve dil terapisi, davranış analizi ve uygulamalı davranış analizi, ergoterapi ve fiziksel terapi, özel eğitim hizmetleri ve ilaç tedavisi belirtilebilir. Tedaviye eşlik eden özel eğitim programları ile otizmli bireylerin davranışsal, iletişimsel ve sosyal açıdan daha dışa dönük olmaları sağlanabilmektedir. Kişinin kendisini daha iyi ifade etmesine yardımcı olan bu destek programları sayesinde bireyin sosyal becerilerinin gelişmesi hedeflenmektedir.